Ana Sayfa
Mezunlar
Ayın Mezunu
Prof. Dr. Ercan ÖZTEMEL

Prof. Dr. Ercan ÖZTEMEL

Mezuniyetinizden bu güne iş hayatınızla ve kariyerinizle ilgili kısa bilgi verir misiniz?

1984 Yılında mezun olduktan sonra Bölümde araştırma görevlisi olarak çalışmaya devam ettim. 1 Mayıs 1985 tarihinde Araştırma Görevlisi olarak işe başladım. Bir taraftan da Boğaziçi Üniversitesi Fen Bilimler Enstitüsü, Endüstri Mühendisliği Anabilim Dalında Yüksek Lisans Öğrenci kabul sınavını geçerek Yüksek lisans tezimi hazırlamaya devam ettim. Yüksek lisans tezini aldıktan sonra önce İTÜ FBE Endüstri Mühendisliğinde Doktora programına kabul edildim. Bir taraftan dersleri takip ederken diğer taraftan yurt dışında bir üniversitede doktora çalışması yapmak üzere müracaatlarda bulundum.  YÖK tarafından yurt dışında doktora yapanlar için verilen bursu alarak İngiltere’de bulunan University of Wales College of Cardiff, Elektrik Elektronik ve Sistem Mühendisliği okulunda Sistem Mühendisliği bölümünde doktora programına başladım. Yapay Zekânın Kalite kontrol alanına uygulanması konusunda doktora çalışmamı 1982 yılında bitirdikten sonra 1 yıl daha orada araştırmacı olarak çalışıp doktora çalışmamı “Intelligent Quality Systems” başlıklı bir kitapta toplayarak yayınlanmasını sağladım. Daha sonra 1993 yılında Sakarya Üniversitesine dönerek Yrd. Doç. olarak çalışmaya devam ettim. Bir taraftan da TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezinde savunma alanında projeler yürütmeye başladım. 1995 yılında Doçentlik sınavından başarı ile geçtikten sonra 2001 yılında aynı üniversitemizde Prof. kadrosuna atandım. Geçen süre içerisinde bölümde Anabilim dalı Başkanlığı, NATO Sistem Analiz simülasyon Panelinde Bilim Kurulu Üyeliği, Batı Avrupa Birliği Silahlanma Grubu 11. ve 15. Araştırma hücrelerinde Yürütme Kurulu Üyeliği, TÜBİTAK Bilişim Enstitüsü yönetim Kurulu üyeliği, Endüstriyel kurumlarda danışmanlıklar gibi görevlerde bulundum. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliği Bölümüne geçtim. 2010 yılında ÖSYM yürütme kurulu üyesi olarak atandım. Daha sonra 2011 yılında ÖSYM Başkan yardımcısı ve Yönetim Kurulu üyesi olarak çalışmaya devam ettim. 2015 yılında bu görevim tamamlandıktan sonra Üniversiteme geri döndüm. Halen Marmara Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Endüstri Mühendisliği Bölümünde görevime devam etmekteyim.

 

Öğrenci olduğunuz dönem ile ilgili önemli bir hatıranız varsa bizimle paylaşabilir misiniz?

Öğrencilikte insanın çok fazla anısı oluyor. Hepsi birbirinden ilginç. Size bir tanesini anlatayım. Biz aynı sınıftan 5 arkadaş tek bir evde kalıyorduk.    Bütün odaları ortadaki avluya açılan bir evde oturuyorduk. Biz zaman zaman her odanın kapısını bir kale yapar ortaya top bırakır evde top oynardık. Hatta bazen diğer öğrenci arkadaşlarımızı maç yapmak üzere bize davet ederdik. Ancak evimizin bir özelliği daha vardı. Okuldaki dersleri anlamadığımız zaman odalardan birisine koyduğumuz bir duvar tahtasında bir arkadaşımız dersi sınıf düzeninde yeniden anlatırdı. Sınav zamanlarında da bu şekilde birlikte hazırlanırdık. Bizimle aynı evde kalmayan bir arkadaşımız sınav zamanları bu evdeki derslere katılır çok faydalandığını söylerdi. Ders çalıştıktan sonrada hemen avluda topa başlardık. Patates halinde bir dükkânın üzerinde oturuyorduk. Etrafta komşuda olmayınca gürültü yapmaktan da çekinmiyorduk. Meğer binalardaki demirler birbirlerine bağlı olduğundan 5-6 dükkân ötedeki bir binada insanları rahatsız ediyormuşuz. Hiç bir haberimiz yok. Onlarda sürekli yanlarındaki oteli ve diğer evleri şikâyet ediyorlarmış. Bir gece bizim evin önünden geçerken gürültüyü duyan komşumuz gelip ne yaptığımızı sordu. Top oynuyoruz deyince iki aydır sizi arıyoruz. Bizi çok rahatsız ediyorsunuz çocuklar deyince çok utanmıştık. Ondan sonra bir daha top oynamadık.

 

Kariyerinizin en önemli kısmı hangisiydi, bu hayatınızı nasıl etkiledi?

Ben Harun hocamın bilime bakışından çok etkilenmiştim. Hocalarımız hep bize günün konularını anlatıyordu. Ama Harun hoca sürekli yeni teknolojilere dikkatimizi çekmek istiyordu. Türkiye’de hiç bir yerde anlatılmaz iken bizlere “uzman sistem” ile ilgili bazı bilgiler anlatmıştı. Ben bu konuya ilgi duymaya başladım. Boğaziçi Üniversitesinde lisansüstü girişinde uzman sistemlere yönelik bir soru vardı. Onu cevaplamak üzere bir şeyler yazmış olmam hocalarımızın dikkatini çekmişti. Kabul edilmemde etkili olduğunu düşünüyorum. Boğaziçi Üniversitesinde eğitime devam etmem kendime yeni bir hedef belirlememi ve yurt dışına gitme hevesimin oluşmasına yol açtı. Ben İngiltere’ye gidince de Uzman Sistemler ve Yapay Zekâ alanında çalışmaya devam ettim. Mesleki hayatımın şekillenmesinde Harun hocamın verdiği ilk izlenimlerin çok etkili olduğunu düşünüyorum. Yapay zekâ konusunda da önemli çalışmalara imza atmamda da bu etkinin eseri yüksektir.

 

Hayatınızda en çok hoşunuza giderek yaptığınız iş neydi?

Öğretmenlik. Ben ilkokula başlarken öğretmen olmayı hedeflemiştim. Bu daha sonra üniversitede öğretim üyesi olarak devam etme hedefine dönüştü. Mesleğimi her zaman severek, isteyerek ve büyük bir zevk alarak yaptım.  Bundan hala büyük bir zevk almaktayım. Hayatım boyunca hiç bir öğrenciye yok demedim. Hiç bir bilimsel talebe de hayır demedim. Umarım bu kapsamda çevreme faydalı olmaya uzun yıllar devam edebilirim.

 

Tecrübelerinize göre Endüstri Mühendisliği zaman içerisinde sizce nasıl değişti, gelece Endüstri Mühendislerini neler bekliyor?

Biz öğrenciliğe başladığımızda Endüstri Mühendisliği gelecek 20 yılın ilk 3 mesleği arasında sayılırdı. Bugünde gelecek 20 yılın meslekleri arasında ilk 3’e giren bir meslektir. Bunun anlamı günün koşulları ile kendisini sürekli yenileyen bir yapısının olmasıdır. Endüstri Mühendisliğinin kurumlarda temel sorunlara çözüm üretmek, verimli ve etkin üretim yöntemleri geliştirmeye devam etmek, üretim sistemleri kadar yönetim sistemlerinin de etkinleştirilmesine katkı üretmek gibi boyutları bu mesleği sürekli canlı tutacaktır.  İnsan unsurunu en öne çıkartan özellikle insan muhakeme yeteneğine dayanan yöntemleri geliştiren ve uygulayabilen endüstri mühendislerine here zaman ihtiyaç olacaktır. Ben endüstri mühendislerini “herhangi bir probleme n adet çözüm var ise n+1. çözümde mutlaka vardır” diyerek onu arayan adam olarak tanımlarım. Bunun yanı sıra Endüstri Mühendisleri bir kurumda karşılaştıkları sorunların “çözümünü dışarıda aramanın çözümsüzlük peşinden koşmaktan” ibaret olduğunu çok iyi bilirler. Her zaman çözümün kendi işlerinin inceliklerinde yattığına inanır ve bunun arayışında olurlar. Bu bakış açısın onların yeni yöntemler geliştirecek, yeni teknolojik arayışlara girecek, inovatif uygulamalar geliştirecek bir beceri setine kavuşmalarına yol açmaktadır.  İlgi alanlarımız değişse de bakış açımız, yaklaşımlarımız, sorunların üzerine gitme dürtümüz hiç bir zaman değişmeyecektir. Bizler sistemleri analiz eder,  tanımlar, tasarlar, planlar, yürütülmesini izler, iyileştirir ve geliştiririz. Kısıtlı kaynaklar ile çalışıp ondan maksimum verimi almak, mal ve hizmet üretiminde dün olduğu gibi bugünde, yarında en önemli konularından birisi olacaktır. Dün elle çalışan makinalar için bunu yapıyorduk. Bugün otomatik makinelerin baskın olduğu sistemler için yapıyoruz. Yarın da otonom sistemler için gerçekleştiriyor olacağız. Her ne kadar otomasyon ve otonom sistemlerin hayatımızdaki etkinliği endüstri mühendislerini hizmet sektörüne yönelik çalışmalara doğru yönlendirse de; her geçen gün daha karmaşık, çok fonksiyonlu, kendi kendisine davranan ve karar verebilen sistemler üretilmekte ve insansız fabrikalara doğru hızlı bir gidişat görülmektedir. Endüstri Mühendisleri bu gidişatın baş aktörleri olarak hizmet vermeye devam edeceklerdir. Otonom sistemlerin geliştirilmesi, davranışlarının tanımlanması, birbirleri ile kooperasyon ve koordinasyonlarının sağlanması, robot takımlarının birlikte çalışabilmesi gibi birçok alanda endüstri mühendisleri aktif olarak destek üreteceklerdir. Diğer yandan nano malzemeler ile seyreden akıllı malzeme teknolojisinin insan hayatında önemli bir yer almaya başlaması da endüstri mühendislerinin etkin olacakları bir alanı açmaktadır. Nano sistemlerin tasarımı, yeni nitelikler ve özelliklere kavuşturulmasında malzeme mühendislerinin önemli destekçileri olabileceklerdir.  3 boyutlu yazıcıların geliştirilmesinden hızlı prototip üretme çalışmalarına, insansız araçların insanoğluna hizmet üretecek niteliklere bürünmesine, maliyet ve kalite etkin ve hızlı imalat sistemlerinin geliştirilmesine birçok konuda endüstri mühendislerine ihtiyaç olacaktır. Özellikle sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş sürecinde hizmet üretimi daha yoğun kendisini hissettireceğinden endüstri mühendisleri bu dönüşüm sürecinin şekillenmesinde en temel aktörlerinden olacaktır.

 

Bölümümüz öğrencilerine ve yeni mezunlarımıza ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

Arkadaşlarıma mesleklerini sevmelerini ve işlerini severek yapmanın yollarını bulmalarını öneririm. Gelişmelere karşı açık olmak, her türlü fikri değerlendirme ve sorunlara farklı açılardan bakarak çözümler üretmeyi öğrenmelerini öneririm. Eskiden sorunları çözmek için endüstri mühendisliği tekniklerini kullanırdık. Ama günümüzde her zaman bir sorun olmasını beklemeden sistemleri sürekli iyileştirmenin çabası içerisinde olunması başarı için kaçınılmaz görülmektedir. Her şey değişmekte ve değişim süreci kaçınılmaz bir şekilde yaşamımızda kendisini hissettirmektedir. Endüstri Mühendisi arkadaşların bu değişim sürecini yakından izleyebilmeleri önemlidir. Aslında önemli olan değişimi izlemenin de ötesinde değişimi peşinden sürükleyebilmektir. Ne mutlu bunu başaran arkadaşlarıma. Benzeri şekilde Biz eskiden müşteri memnuniyetini oluşturmanın derdine düşerdik. Artık memnuniyeti kadar ihtiyaçlarının da giderilmesi önemli olmuştur. Bunu yapanlar başarılı olacaklardır. Bunun da ötesinde müşterisinin gelecekteki ihtiyaçlarına odaklanan kurumlar geleceğe daha sağlıklı yürüyebilmektedir. Ne mutlu müşterilerinin gelecekte oluşabilecek ihtiyaçlarını önceden ön görüp ona göre kurumlarını hazırlayabilen arkadaşlara. Süreç yönetimi, stratejik yönetim, katılımcı yönetim, performans yönetimi, hedefler ile yönetim, e-yönetim, bilgi yönetimi, kalite yönetimi gibi kavramalar her geçen gün daha önemli ve yönetim sistemlerinde baskın hale gelebilmektedir. Her bir yöntemin kendisine göre getirdiği önemli avantajlar vardır. Ne mutlu bu farklı anlayışları bir noktaya toparlayıp bütünleşik bir yönetim sistemi içerisinde faydaya dönüştürebilen arkadaşlara. Söylenecek çok şey var. Son olarak günümüzün başarısının anahtarlarından birisi de kurumlar ne yaparlarsa yapsınlar, ne üretirlerse üretsinler, ne satarlarsa satsınlar; başarılı olabilmeleri FARKLI yapmaları, bunu FAYDALI yapmaları,  müşterilerine FARKETTİREBİLMELERİDİR. Ne mutlu bunu başaran ve kurumlarını geleceğe emin adımlar ile yürüten endüstri mühendislerine...